Son bilimsel araştırmalar, orucun yalnızca kilo kontrolü sağlamadığını, aynı zamanda kalp-damar hastalıklarına karşı koruyucu bir etkisi olduğunu gösteriyor.
Life Metabolism dergisinde yayımlanan yeni bir araştırmaya göre, aralıklı oruç bağırsak bakterilerinin bileşimini değiştirerek ve İndol-3-Propriyonik Asit (IPA) adlı metabolitin seviyesini artırarak kan pıhtılaşmasını önleyebilir.
Kan Pıhtıları ve Kalp Krizi Riski
Dünya genelinde her yıl 20 milyondan fazla insan kalp ve damar hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor. Kalp krizi ve felç, bu ölümlerin başlıca nedenleri arasında yer alırken, bu hastalıkların temelinde atardamarlarda oluşan pıhtılar bulunuyor.
Pıhtılar, trombosit adı verilen kan hücrelerinin birikmesiyle meydana gelirken, yüksek kolesterol, yüksek kan şekeri ve damar sertliği bu süreci hızlandıran faktörler arasında yer alıyor.
Pıhtı oluşumunu önlemek için kan sulandırıcı ilaçlar yaygın olarak kullanılsa da bu tedavi yöntemi her zaman yeterli olmayabiliyor. Araştırmacılar, alternatif önlemler üzerinde çalışırken aralıklı orucun pıhtılaşma riskini azalttığını ortaya koydu.
Aralıklı Oruç Pıhtılaşmayı Nasıl Önler?
Yapılan çalışmaya göre oruç, trombosit aktivitesini düzenleyerek ve bağırsak mikrobiyotasını değiştirerek kan pıhtılarının oluşmasını önlüyor. Bu sürecin temelinde, IPA adlı metabolitin artışı yatıyor. IPA, trombositlerde bulunan PXR reseptörüne bağlanarak pıhtı oluşumunu engelliyor ve böylece damar tıkanıklığı riskini düşürüyor.
Oruç ve Kalp-Damar Sağlığına Diğer Faydaları
Bilim insanları, orucun sadece kan pıhtılaşmasını engellemekle kalmadığını, aynı zamanda genel kalp sağlığını iyileştirdiğini belirtiyor. İşte aralıklı orucun sunduğu bazı diğer faydalar:
- Kan basıncını ve kolesterol seviyelerini düşürür.
- İnsülin direncini azaltarak diyabet riskini önler.
- Alzheimer ve kanser gibi kronik hastalıklara karşı koruma sağlar.
Sonuç olarak, oruç sadece bir beslenme şekli değil, aynı zamanda kalp sağlığını destekleyen doğal bir yöntem olarak değerlendiriliyor. Yeni araştırmalar, bu beslenme modelinin gelecekte kalp-damar hastalıklarının önlenmesinde daha geniş çapta uygulanabileceğini gösteriyor.
